16 Mart 2020 tarihinde ülkemizde verilen salgın hastalık kararından bu yana her şeyi bir başka yorumlamaya başladım.
Bu belki doğru bir şeydir belki de yanlış bir şeydir. Ancak şu salgın günlerinde olan hadiselerin neticelerini alacak nefesimiz varsa hep birlikte göreceğiz.
Geçen bu süre içerisinde hoşa giden, göze hoş gelen hadiseler de oldu, hoşa gitmeyen göze güzel görünmeyen hadiseler de oldu. Kurumsal ve bireysel olarak bir çok şeylere şahit olundu. Olunmaya da devam ediliyor.
Takvim yılı olarak miladi 2020 yılı enterasan bir yıl. Her şeyde her konuda hem insanları hem de toplumu sınıyor. Modern ifadesi ile tekrar tekrar teste tabi tutuyor.
***
Olması gerekenlerin olmaması ile olan şeylerin arasındaki tenakuzlar,
…birileri tarafından zorla oldurulanlar,
…üzeri kapatılmadan hak, hukuk, adaletin yerini bulması gerekirken üzeri kapatılanlar,
…bir çırpıda geçiştirilmemesi gerekirken kaşla göz arasında cambaza bak usulu gözden, gönülden kaybettirilip geçiştirilenler,
…ulu orta söylenmemesi gereken ama sosyal medyada, medyada, gazetelerde, sokakta caddede bil-umum meydan ve ortamda söylenen sergilenenler ile söylenmesi, gösterilmesi gereken ama söylenmeyen, gösterilmeyenler,
…duymazdan gelinmesi gerekirken üstüne üstüne gidip sağır sultana bile duyuranlar, duyulması, bilinmesi gerektiği halde sesi kısılanlar, kısık sesle bağıranlar ya da bağıramayanlar,
…özü olması gerekirken kabuktan ibaret olanlar,
…kabuk bağlayıp kapatması gerekirken sürekli kabuğu yarılanlar,
…gösterişten uzak durulması gereken yerde tüm dünyaya ifşa edilenler,
…herkese her şekli ile ifşa edilip insan yüzüne bakamaz olması gerekenlerin örtbas edilmeleri, aklı gövdesinden bir metre önde gidip pireleri develerden büyük olanlar,
develeri hamutları ile götürüldüğünde bir lokma bile değil diyenler,
…paralı dev aynası tutucuları ile gezen yöneticiler…
***
Yetmezmiş gibi onlara günlük olağan, tabii yalakalağını, yağcılığını yapanlar ve yalakalık ve yağcılık yapmayanlara her türlü bühtanda bulunanlar…
…devranın dönmeyeceğini sananlar…
…bir karış toprağın altına girmeyeceğini, orada hesap vermeyeceğine inananlar…
…komşunun hakkını gözetmeyenler…
…yasalara uyanlara zavallı gözü ile bakanlar, yasalara uyduğu için madur olanlar…
….ev sahibini bastıran yavuz hırsızlar ya da zeytin yağı gibi her şeyde üste çıkanlar ter temiz, pir ü pak ortalıkta gezenler…
…çaldığı çırptığı haram malla servet ü saman edinip millete din iman pazarlayanlar…
…dinin, islamın yasakladığı her şeyi yapıp benim kalbim temizden başlayıp gösterişte en önde gidenlerin ve benzeri bir sürü sayılamayacak kadar toplumsal ve bireysel hadise ve kişi ve kurumları hesaba çekiyor.
***
Tüm bunlar olurken hemen itiraf edeyim yukarıda ancak mini minnacık durumlarını ifade ettiğimiz meseleleri anlamakta ve anlamlandırmakta güçlük çektiğimi itiraf edeyim.
***
Belki işin iç yüzünü, aslını bilmediğim için anlayamıyorumdur!
Belki bana yanlış görünüyor ama gerçekte doğru olduğu için anlayamıyorumdur!
Belki birileri yalancı coban da değildir. Ama ben hala onlara yalancı çoban muamelesi yapıyorumdur!
Belki birileri asla nefsini, cebini düşünmüyordur. Halkım da halkım diye gerçekten bi hakkın yanıp kavruluyordur!
Belki birileri milletin malını, mülkün hazinesini, beytül-malı cebine indirmiyordur. Ben öyle yapanlardan nefret ettiğim Allah için sevmediğim için bazılarını öyle yapıyor diye sadece endişe ediyorumdur!
Belki birileri eş dost, akraba ilişkileri içinde çıkar çarkları kurmamıştır. Resmi evraka yansıyanlar bir kağıt parçasından ibarettir. Bu çarklar normal tüm dünyada dönen çarklardır ben yanlış anlıyorumdur!
Belki birileri insanlara sadece insan olarak muamele ediyordur. Ben ırk, dil, din, milliyet ve en kötüsü de siyasi parti ayrımcılığı yaptıkları konusunda yanlış anlıyorumdur!
Belki bunlar ve daha fazlası benim şahsi yanlış anlamalarım geçmiş travmaların eseridir!
Bu gün bu travmaların tekrarını gerektirecek hiçbir sebep yoktur. Mesela belki de “ramazan tartışmaları travmaları” diye bir hastalık yoktur.
En sağlam bildiklerimiz hala sağlamdır. On-line Cuma namazı vb. şeyleri söylediklerinde ben yanlış anlamışımdır! Dinin hükümlerini hiç alaya almıyorlardır.
İtibarlı kurumlar ve itibarlı kişiler hala itibarlı kurumlar ve itibarlı kişilerdir. Belki ben basit tartışmalardan dolayı itibarları zedelendi sanmışımdır! O kurumlar ve kişiler her şeyi bi hakkın yerine getiriyorlardır.
Ya da lafı uzatmaya gerek yok. Ben peynir seviyorum diye kimse bana köpek derisine basılmış peyniri yedirmeye kalkmasın.
***
Her şey eskisi gibi mi olacak?
Bu günlerde herkes 2020’den sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı konuşuluyor. Belki de eskisi gibi olmayacak diyenler haklı. Belki de her şey eskisi gibi olacak diyenler haklı.
Uzatmayalım eskisi gibi olmayacak diyenlerin haklı olduğuna dair “belki” durumu Covi19 da dahil bezeri tüm dünyayı ve insanlığı etkileyen iyi ya da kötü hiçbir yayılımı bizim (Müslümanların-Türklerin) yapmadığımızdır. İnsanları yürüyen dolar ve euro görenlerin vijdanınına kaldığı için bir gün Covit19 es plus çıkarsa şaşırmayınız. Yani hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…
Düne kadar kadar CERN’de atom altı parçacıklarla tanrı çekirdeğine ulaştırdıklarını iddia edenler, gen dizilimi üzerinde çalışanlar, deep-wep ve big-data çalışmaları, kuantum bilgisayarlar, gerçek endüstri 4.0 ve 5G teknololojilerine yatırım yapanların zarar edeceğini mi düşünüyorsunuz. (Allahu âlim bi’s-savab)
Her şey eskisi gibi olacak diyenlerin “belki” haklı çıkacağına karşı durum şu. Yemen’de, Sudan’da, Arakan’da, Afrika’da vb. bir sürü yerde açlıktan ölümler varken;
Sıradan bir futbol takımının bütçesi bizim süper ligin tamamından değerli olan İspanya’ya, yüz yıl önce bu günlerde ülkemizi, dilimizi, dinimizi parça parça eden, dünyada sömürgeciliğin zirvesi olan İngiltere’ye, korona pandemisinden sadece birkaç gün önce Türkiye ve müslümanlar aleyhine tehditlerde bulunan Amerika’ya, modern pompeiyi yaşayan İtalya’ya, Küdüs’ü başkent ilan eden müslamanların bağrında yara olan İsrail’e yardım ediliyorsa her şey eskisi gibi olacaktır.
Dünya’da güdümlü virüsü ister imal etmiş olsun isterse kendiliğinde üremiş (nasıl oluyorsa?) Çin’in Doğu Türkistan ve Müslüman-Türklere, Uygur Türklerine yapılan zulmü ısrarla görmezden gelen bir dünya ve ülkem varsa, hatta bu yetmezmiş gibi Çin güzellemelerini her gün milletin gözüne sokanlar, hiçbir insani ve ticari ilişkisini de kesmiyorlarsa her şey eskisi gibi olacaktır…