Tweet | Tarih: 24-10-2024 12:35 |
Bahçeli’nin çıkışını kendini "Ülkücü" olarak tanımlayan bir kimsenin kabul etmesi mümkün mü? Veya Ülkücüleri temsil ettiğini söyleyen genel başkanın böyle bir çıkışı mümkün mü?
Ülkücü olarak kendini kabul edenin bu çıkışı içine sindirmesi ile “Milliyetçiliği ayaklarım altına aldım” diyenlerin dümen suyuna girmesi aynı şeydir.
Bu durumun gelişini şu sözler ifade etmiyor mu?
Andımız kaldırıldı ses yok.
Milyonlarca Suriyeli, Afganlı ülkeye elini kolunu sallayarak girerken ses yok.
Türk kızlarına taciz olurken ses yok.
Vatan toprakları üç kuruş karşılığında vatandaşlığa satılırken ses yok.
Doğrusu olmayan yanlışlar dizisine nasıl sonsuz itaat gösterilir bunu anlamak gerçekten zor.
Ülkücü cephenin dağılmasının asıl sebebi de Ülkücüleri yani ağabey Ülkücüleri partiden uzaklaştırılıp 90'lı yıllardan sonraki nesli istediği gibi yönlendirebilmektir.
Bu çıkışın yapılması bunun göstergesidir.
Ülkücüyüm diyenin bu hezeyan çıkışı kabul etmesi mümkün değildir.
Terörist başına af istemesini "Umut hakkı" gibi bir tabirle açıklaması şehitlerin kemiklerini sızlatmıştır.
Ülkücülerin dikkat etmesi gereken husus şudur:
Kim Bahçeli’nin çıkışına destek veriyorsa partisinin sağda veya solda olması farketmez ihanette aynı saftadır.
Kim karşı çıkıyorsa ister sağda ister solda olsun devlet ve millet safındadır.
Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi hususundaki tartışmanın tarafları, “Öcalan gelsin mecliste konuşsun tecrit kaldırılsın umut hakkının kapısı sonuna kadar açılsın” diyenlerdir.
Milliyetçi bir partinin genel başkanının bunu söylemesi Ülkücüler tarafından kabul edilecek bir açıklama değildir.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde bizimde Cumhurbaşkanı adayımız olsun diye aday olan Sadi Somuncuoğlu’na saldıranlar bugün bebek katilinin affını isteyene ne diyecekleri merak konusudur.
1980 öncesi Ülkücülerin partiden uzaklaştırılması, kalanların da makam mevki ile ödüllendirilmesi, Sinan Ateş gibi cengaverlerin susturulmasının altında yatan gerçek budur.
Bu çıkış Ülkücülerin ve ülkemizin hayrına olacağına işarettir.
Başbuğun makamının DEM’le demlenenlerin makamı olmadığını anlamak için daha ne yapılmalıdır!
Siz mi Türk'lüğe yüksünüz Türk'lük mü size yük?
Ürpertici bu dil kendini Ülkücü, Atatürkçü, Milliyetçi olarak görenlerin bir araya gelmesine, uyanmasına vesile olacaktır.
Bazı partiler bu çıkışta sonra tasfiye dönemine girecektir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile saflar netleşecek cumhur ittifakı, millet ittifakının yerini Atatürkçülerin ittifakı alacaktır.